Hamilelik döneminde anne adayı, doğacak bebeğin diş sağlığı ile ilgili nelere dikkat etmelidir?

Hamileliğin ilk 3 ayı organagenez safhası olarak adlandırılır ve bebeğin dişleri bu safhada oluşmaya başlar. Bebek, dişlerin oluşum ve gelişimleri için gerekli olan kalsiyum, fosfor ve diğer mineralleri annenin kan dolaşımından alınır. Bu nedenle bebeğin tüm sağlığı için olduğu kadar dişlerinin sağlığı açısından da annenin kalsiyum, fosfor ve vitaminlerce yeterli beslenmesi çok önemlidir. Ayrıca annenin hamilelik süresince geçirebileceği hastalıklar, kullanacağı ilaçlar da süt dişleri üzerinde olumsuz etkiler yapacağından mutlaka doktor kontrolünde ilaçlar kullanmalıdır. Hamilelik döneminde, bebeğin diş gelişiminde faydalı olması için fluorid tableti alımı, plasenta bariyerini fluorid geçemediğinden dolayı, etkisi olmayacağı için önerilmez.


Hamilelik döneminde anne adayı kendi diş sağlığı için nelere dikkat etmelidir?

 

Hamilelik döneminde bebeğin, annenin dişlerindeki kalsiyumu alarak dişleri zayıflattığı toplum arasında yanlış olarak bilinen bir kanıdır. Aksine, kalsiyumun diş dokusu ile yaptığı bağ, kemiklerle yaptığına nazaran 6 kat daha kuvvetlidir. Hamilelik döneminde daha çok dişeti hastalıkları gelişebilir, bunun da nedeni hormanal dengedeki değişikliğe bağlı olarak ağızdaki hijyen eksikliğine vücudun aşırı tepki vermesidir. "Hamilelik gingivitisi" olarak bilinen dişetlerinde büyük şişlikler ve kızarıklıklar oluşabilir. Bu şişkin dişetleri, yiyecek artıkları ve bakteri birikimleri için iyi bir ortam oluşturarak dişlerin çürümesine sebep olabilir. Bu nedenle anne adayları, hamilelikleri boyunca ağız ve diş sağlıklarına daha fazla özen göstermelidir.

 


Bebeklik döneminde geçirilen hastalıklar ve kullanılan ilaçlar diş sağlığını etkiler mi?

 

Bebeğin doğumundan sonra geçirebileceği enfeksiyon hastalıklar, kullanacağı ilaçlar süt dişleri üzerinde hiçbir olumsuz etki yapmaz. Çünkü süt dişlerinin oluşumu ve gelişimi hamilelik döneminde tamamlanmıştır. Doğumdan sonraki hastalık ve ilaçlar ancak kalıcı dişler üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Örneğin 0-2 yaş arasında geçireceği ağır ateşli hastalıklar, bu dönemde oluşmaya başlayan daimi 1. büyük azı dişlerinde, daimi 1. keser dişlerinin kesici kenarlarında yapısal bozukluklara neden olabilir. Bu durum, ancak bu dişlerin sürmesinden sonra (6-7 yaş civarında) tespit edilebilir.


Bebeğin doğumuyla birlikte diş sağlığı konusunda dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

Anneden bebeğe çürük yapıcı bakterilerin geçişi kanıtlanmıştır. Bu olay, annenin bebeğini ağızdan öpmesi, biberonu-emziği önce kendi ağızlarına götürüp sonra bebeğe vermesiyle gerçekleşebilir. Böylece anne kendi ağzındaki bakterileri bebeğe de geçirmiş olur. Anne bu konuda titiz olmalıdır, hem kendi, hem de bebeğin ağız ve diş sağlığına çok özen göstermelidir. Temiz, nemli bir gazlı bezi veya tülbenti işaret parmağına dolayarak bebeğin diş ve dişetlerinin üzerini temizlemelidir. Süt dişlerinin tamamlanmasıyla birlikte macunsuz fırça kullanımına da geçilmelidir. Çocuk tükürmeyi öğrendikten sonra çocuk macunları kullanılabilir. Çocuk diş macunlarının fluorid oranı, çocukların yutabilecekleri göz önüne alınarak daha düşük tutulmuştur.

 

Biberon Çürüğü Nedir,Nasıl Önlenir?
Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının nedeni de "biberon çürüğü" adı verilen çürüklerdir. Tipik olan bu çürükler üst ön dişler ve azı dişlerinde görülür ve tedavi edilmezlerse çok erken yaşlarda süt dişlerinin kaybedilmesine neden olur.
Bu da diş dizilerinin bozulmasına, beslenme, konuşma ve psikolojik bozukluklara neden olur. Böyle çocuklar özellikle yuva döneminde arkadaşlarının arasında ciddi psikolojik problemler yaşayabilmektedirler. Bu nedenle biberon kullanımında ailelerin çok dikkatli olması gerekmektedir.

Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü yapısında doğal şeker içerir. Özellikle uyku esnasında çocuğun biberonla uyuması sütün / meyve suyunun dil üzerinde göllenmesine ve de uyku sırasında tükürük akışı hemen hemen durduğu için dişler yıkanamadığından dişlerin çok uzun süre bu sıvılarla temas ederek. çürümelerine sebep olur. Biberonla uyurken süt dilin üzerinde göllendiğinden üst dişler daha çok etkilenirken alt dişler dil tarafından korunur. Aslında normal şartlarda anne sütü veya inek sütünün çürük yapıcı etkisi düşüktür, olayın gelişmesi tamamen bebeğin biberonla uyumasından kaynaklanmaktadır. Eğer süte bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılar da ekleniyorsa yıkım çok daha hızlı ve şiddetli olacaktır.


 Biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.
 Biberondaki süte şeker, bal, pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.
 Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.
 Gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent veya gazlı bez ile diş ve dişetlerini silerek temizleyin.
 Bebeğinizi 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırın.
 Biberonun yanı sıra emziklerin bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerine sebep olur.


Bebeklerde diş çıkarma ne gibi sorunlar yaratır?

Diş çıkarma ile bebekteki ateş, bulantı ve ishal arasında bilimsel bir bağlantı kurulamamasına rağmen bebeğin bu dönemde daha huzursuz olduğu, dişetlerinde kızarıklık, iştahının kesildiği ve daha fazla tükürük akışının arttığı görülür. Dişlenme sırasında ağrı olur ya da olmaz demek yanlış olur. Diş sürmesi 4-5 ayla 2,5 yaş arasında yavaş olarak gelişen, tamamen doğal bir süreçtir. Sürme sırasında çocuğun rahatsızlık hissetmesi de doğaldır. Rahatlatmak için, 
 Günde 3 veya 4 defa dişetlerini gazlı bezle silmek,
Özellikle soğutularak kullanılan diş kaşıyıcılar çok yardımcı olur.
 Yeterli olmadığı durumlarda dişetlerine doktorun önerdiği ilaçlar sürülebilir. Ancak bu ilaçların sürmeyi hızlandırıcı etkisi yoktur, o bölgedeki dişetini yüzeysel olarak uyuşturarak çocuğu rahatlatır.


Süt dişleri hangi sırayla çıkar?

Bebek 6 – 12 aylık iken alt süt keser dişler (P, O) ilk süren dişlerdir. Sonra üst süt keser dişler (E, F) sürer. Keser dişlerin sürmesi tamamlandıktan sonra 12 –18 aylar arasında 1. süt azı dişleri (B, I, S, L), 18 – 24 aylar arasında süt köpek dişleri (C, H, R, M) ve 24 – 30 aylar arasında ise 2. süt azılarının ( A, J, T, K) sürmesi ile 20 adet süt dişi 2.5 - 3 yaşında tamamlanmış olur. Sürme zamanlarındaki 6 aylık sapmalar normal kabul edilir.


Süt dişleri ve önemi
Süt dişleri genellikle değişecekleri düşüncesiyle pek fazla önemsenmezler, oysaki bunların bazıları 6 yaş gibi erken zamanlarda değişirken, bazıları 12 yaşına kadar ağızda kalarak çocuğun hem ağız-diş sağlığında hem de genel sağlığında önemli rol oynarlar.

 Süt dişleri, bebeğin çiğneme işlemlerini gerçekleştirmesini, katı gıdalarla beslenmeye geçmesini, dolayısıyla bebeğin gelişimini sağlarlar.
 Sürekli dişlere sürme rehberliği yapmaları açısından büyük önem taşırlar. Bir süt dişi düşme zamanından çok önce kaybedilirse, alttan gelecek olan kalıcı diş rehberini kaybettiği için farklı bir yerden sürerek çapraşıklığa sebep olabilir.
 Sürekli dişlere göre daha geçirgen bir yapıya sahip olduklarından, çürük bu dişlerde daha hızlı ilerleyerek dişin sinirine ulaşıp ağrıya sebep olabilir.
 Süt dişlerinin erken kaybı, önlem alınmadığı takdirde çarpraşıklığa sebep olabilir. Çekilen süt dişinin yeri, komşu dişlerin kaymasıyla zaman içerisinde kapanır. Alttan gelen daimi dişin yeri işgal edildiğinden, daimi diş kendi yerinden çıkamaz, gömük kalır veya farklı yerden çıkarak çapraşıklığa sebep olur.


Daimi Dişler Ne Zaman Çıkar?
İlk olarak, 6 yaşında sürekli 1. büyük azı dişleri süt azılarının hemen arkasından sürmeye başlar. Bu dişler sürerken herhangi bir süt dişinin yerine gelmedikleri ve çok geride oldukları için genellikle çocuğun ya da ailenin haberi olmaz. Yapısal olarak büyük ve derin çukurcukları olan bu dişler, yeterli ve doğru fırçalama yapılmazsa diş dizisindeki yerlerini almadan çürümeye başlayabilir hatta aileler bu dişlerin çürük olarak çıktıkları hissine bile kapılabilirler. Ömür boyu ağızda kalacak ve diş dizisinin şekillenmesinde çok önemli rolü olan bu dişlerin sürme zamanları aileler tarafından çok iyi bilinmeli ve takip edilmelidir. Diş hekimi tarafından da koruyucu uygulamalar (fissür örtücü ve fluorid uygulamaları) yapılması bu dişlerin çürükten korunması açısından büyük önem taşır.


Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır ve hangi sıklıkta yapılmalıdır ?

Çocuğunuz 6-8 aylıkken (yani ilk dişler ağıza sürdüğünde), temiz bir tülbent veya gazlı bez ile diş yüzeylerinin temizleme işlemine başlanmalıdır. Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında) başlanması uygundur.
Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen veya kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerinin de temizlenmesi gerekir. Bu nedenle fırçalama okul çağına kadar Anne-Baba yardımı ve gözetiminde olmalıdır.
Günde en az iki kere (sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce), sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Özellikle yatmadan önce fırçalama çok önemlidir. Gece hem ağızdaki tükürüğün azalması hemde uykuda uzun bir süre geçmesi çürük oluşumunu hızlandırır.

 


Çocuklar için nasıl bir diş fırçası ve macun seçilmelidir?

Çocuğun ağız büyüklüğüne, yaşına uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Diş macunu olarak, çocuğun macunu yutabileceği söz konusu olduğundan mutlaka çocuk macunları tercih edilmelidir. Bu tip macunların fluorid ve deterjan içerikleri düşüktür, çocuk yutsa bile komplikasyon gelişmez, ayrıca bu macunlar çocukların hoşuna giden tatlara sahip olduklarından çocuğa fırçalama alışkanlığı kazandırmak bakımından kolaylık sağlarlar. Yetişkin macunlarının fluorid konsantrasyonları daha yüksek olduğu için, çocuğun tükürme refleksi yeterince güçlendiğinde (8 – 10 yaş), yetişkin macununa geçilmelidir.
Unutulmamalıdır ki; fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işlemi önemlidir.


Dental travma

Düşme, çarpma, trafik kazaları, spor yaralanmaları gibi travmalar sonucunda, dental dokularda; dişin sallanması, diş-kök kırıkları, dişin tamamen yerinden çıkması, yumuşak doku yaralanmaları, çene kemiğinin kırılması gibi çeşitli derecelerde yaralanmalar meydana gelebilir. Bu derecelerde bir yaralanma söz konusu olduğunda travmaya maruz kalan dişin süt veya sürekli bir diş olup olmadığına bakılmaksızın hiç zaman kaybetmeden diş hekiminiz ile temasa geçin. Varsa kırık diş parçalarını saklayın, bu parçaları yerlerine yapıştırmak mümkündür. Diş tümüyle yerinden çıkmışsa; dişi bulun, köküne mümkün olduğunca dokunmadan alın ve diş hekimine gidene kadar dişi tükrük, süt veya serum fizyolojik içinde muhafaza edin. Eğer şartlar uygunsa diş tekrar yerine yerleştirilerek ağızda tutulabilir.

Özellikle futbol, basketbol, boks, bisiklet, rollerblade gibi spor daları ile ilgilenen çocuklarda, oluşabilecek ağız yaralanmalarını ve diş kırıklarını önlemek için uygulanacak en uygun yöntem dişlik (mounthguard) kullanmalarını sağlamaktır.